30 Ağustos 2008 Cumartesi

1965 FİLATELİ DERNEĞİ ÜYELERİ ANITKABİRDE



Gitti Gidiyor'da denk geldigim bir ayrıntı.

1965 FİLATELİ DERNEĞİ ÜYELERİ ANITKABİRDE FOTO
1965'te Ankara'da açılan pul sergisi nedeniyle Ankara'ya gelen Türkiye Filateli Dernekleri üyeleri Anıtkabir'de. Kamer Arıkan, Sadık Ceylan ve diğerleri.

Collection Dergisi


Ustalarımızdan Erol Akkaya sitesinde Collection dergisinin PDF formatındaki sayılarını herkese açmış.
Erol Bey'i bu düşünceli davranışından dolayı kutlarım ve teşekkür e derim.

Kaynak: Filateli Com Tr

Bu çağrıya kulak verin! Tamay AÇIKEL

Bu çağrıya kulak verin!

Tamay AÇIKEL tamayacikel@yahoo.com

Cumartesi günü filateli sergimiz açılıyor. Adapazarı yirmi dört yıl sonra yeniden pullarla, birbirinden güzel koleksiyonlarla buluşacak.

Biz yaşlarda kiminle konuşsam, öğreniyorum ki bir zamanlar pul biriktirmiş. O zamanlar henüz internet iletişimine yabancıydık ve biriktirmesek de pulun günlük yaşamda bir yeri vardı. Mektuplaşırdık!

Mektup okunduktan sonra yırtılıp atılmazdı. Sonsuza kadar saklanacak gözüyle bakılırdı. Kıyılır mıydı hiç? Bir daha asla yerine konmayacak bir şeydi; tekti. Bu adrese, bana, sana, bize, o ülkeden, o kentten, bu ülkeye, bu kente doğru… bu tarihte, böyle bir kart ya da mektup gelmeyecekti bir daha. Üzerinde o pul olmayacaktı. Belki daha güzel bir pul süsleyecekti başka sefer… Onun da yeri ayrı olacaktı.

Özlem gidermede tek iletişim aracıydı. Mektup bekleme heyecanı, güçlü, gerçek bir duyguydu. Yüreği başka, kendi başka yerlerde olanların göz pınarlarında, her an coşmaya hazır dururdu…

Pul zaten görsel olarak çok güzel bir nesne. Yaşamla iç içeliği, duygusal yönü de binince üstüne merak başlıyordu. Teşvik edecek biri de varsa hele…

Adapazarlı, Sakaryalı küçükler, gençler bakın; pulculuk ya da filateli belki de bugüne kadar hiç aklınıza gelmeyen bir eğlence! Üstelik önünüzde uzanan yaşam boyunca size önderlik edecek bir uğraş. Disiplinli, düzenli, temiz, tutumlu, çalışkan, katılımcı, kültürlü, dünyayla ve olaylarla ilgili bir insan olacaksınız ister istemez. En önemlisi de; kafanızı evrensel düşünceye açacak! O düşünce ki zaman tünelinden çıkmışçasına yüklü, ama insanlığın mutlu geleceğini önceden görmüşçesine berrak!

Dostluklarınız denizler, okyanuslar aşırı olacak. Merakınız da…

Yunanlı doğa filozofu Demokritos, sofrasına gelen incirleri yerken bir bal kokusu almış. Meraklanmış! İncirlerinde alışık olmadığı bu kokunun nereden geldiğini araştırmaya koyulmuş şevkle. İncirlerin toplandığı yere gitmiş. Ne için geldiğini duyunca hizmetçi kadın gülmüş: “Boşuna kafa yormayın…” demiş. “İncirleri toplayıp bal çanağına koydum işte!” Demokritos’un canı sıkılmış. Ne güzel araştırma yapacakken bu fırsat elinden alınmış! “Hadi be sen de!” demiş kadına, “Keyfimi kaçırdın; ama ben yine de bal kokusunun incirin kendinde olduğunu varsayıp bunun nedenini araştıracağım.”

SAGÜSAD Pul Sergisi dolayısıyla biz de buna benzer bir olay yaşadık. Davetiye üzerine basılacak pul resminin üzerinde, Atatürk portresinin arkasından görünen, yarısı yıkılmış köprü, Adapazarı’ndaki Jüstinyen Köprüsü olarak biliniyordu. Sonra eşim onun yıkıldığını hiç duymadığını söyledi ve yaptığı kısa bir internet araştırmasından sonra Mersin’de de bu isimde bir köprü olduğunu öğrendik. Üstelik fotoğrafı da vardı, yıkıldığı biliniyordu ve puldakiyle karşılaştırınca ikisi tıpatıp birbirine benziyordu. Bizim için araştırma bitmişti: O köprü bizim ‘Jüstinyen’imiz değildi ve bu durumda davetiye üzerine basmamızın bir anlamı olmayacaktı.

Ancak, filatelistler için konu hala kapanmadı: Pulun sol tarafında olup köprünün arkasından görünen yükseltinin orada bulunan bir yerleşimle ilgisi… Köprünün gerçek yönüyle resimde doğan güneşe bakarak orada görünen yönü… İnternet aracılığıyla tartışma sürüyor. Bu arada başka konulara da geçiyorlar, ama buna nokta koymak istemiyorlar sanki.

Gördüğüm şu ki araştırma yaparken yeni bir bilgiye ulaşmak, onları bir ödül kazanmış gibi sevindiriyor.

Paylaşmayı çok seviyorlar. Bildiklerini birbirlerinden asla kıskanmıyorlar.

Çocuklar, gençler! İşte size bir müjde daha: Mart ayı başında M.E. Bakanlığı’nın yayımladığı bir genelgeye göre, ilköğretim ve liselerde uygulanan kütüphane, edebiyat, tiyatro gibi 'öğrenci kulüpleri' çizelgesine, 'pulculuk kulübü' de eklendi.

Tabii en erken öğrenenler ve en çok sevinenler filatelistler oldu; Filateli Federasyonu üyesi koleksiyonerlerin forumları bu haberle çalkalandı. Sevincin gerekçesini bakın ne güzel açıklıyor şu mesaj: Arkadaşlar, bu haber filatelimiz için tarihe geçecek bir haberdir! Hepimizi heyecanlandırması gerekir. Pul kolunun okullarda yeniden ihdas edilmesine yönelik resmi karar, filatelimizi geliştirecek ve gelecekte devam ettirecek filatelistlerin yeşermesi demektir. Bu, daha fazla koleksiyoner, daha fazla sergi katılımı, ülkemizin daha iyi tanıtımı ve PTT'nin daha fazla gelir elde ederek daha iyi hizmetler sunması demektir. Ama belki her şeyden önce, gençlerimizin bilgisi ve ruh sağlığı yüksek bireyler olarak yetişmesi hedefinde çok önemli bir hobi ile tanışmalarıdır.” diyor Murat Günsur. Görüyorsunuz, bir filatelistin ufku ne kadar geniş… Ve hemen filatelistleri sorumluluk almaya çağırıyor:

“Bu hedef bağlamında hepimize çok önemli görevler düşmektedir. Okullarla iş birliği yapmak için federasyon bünyesinde mutlaka özel bir masa kurulmalıdır. Burada hazırlanacak destek programları ve stratejiler ile okullar talep etmeden, onlara ulaşmalı ve talep yaratılmalıdır. Şu anda hukuki zemin vardır, ama karşımızda odalarına ve ‘internet kafe'lere kapanarak internet sörfü alışkanlığını iyiden iyiye geliştirmiş olan öğrenciler vardır. Onlara filateliyi tanıtmak bizim görevimiz olacaktır.”

Adapazarı’nda, SAGÜSAD dernek salonlarında Cumartesi günü açılacak pul sergisinin koordinatörü Erdoğan Şen de bu forumun etkin ve saygın üyelerinden. “Her şey filateliyi çocuklara, gençlere sevdirebilmek için…” diyor. Onu SAGÜSAD olarak kutluyor ve candan destekliyoruz. Adapazarı’nın sayılı koleksiyonerlerinden Bahri Tunçaylı, Sakarya PTT Başmüdürü Yılmaz Demir ve PTT İşletme Müdürü Süleyman Öztürk de organizasyonda yer alıyorlar. Onların çabaları da gönülden ve inanınız sergi sona erdikten sonra da sürecek. Yeter ki siz küçükler, siz gençler ve bir zamanlar heveslenip destek ve paylaşım ortamı bulamamak yüzünden pulculuğu bırakmış olan bizler isteyelim… Merak edelim, soralım, araştıralım. En önemlisi, başlayalım!

Umuyoruz ki sergi, bu ilginin tohumlarını atacak ve ilk adımı attıracak. İçinde ilk Türk pullarının ve puldan önceki dönemlere ait mektupların, Atatürk’ün yaşamını anlatan pulların bulunduğu SAGÜSAD I.Atatürk Pul Sergisi, 15 Mart Cumartesi günü saat 16.15’te yapılacak törenle açılacak. İçeriği çok ilginç ve değişik konulardan oluşan sergide Adapazarı Posta Damgaları ve Atatürk Koleksiyonları ve ilk Türk pulları, Futbolun Tarihi, Pullarla Tıp, Sinema Sanatı, İlk Japon Pulları, Olimpiyat Pulları, Havacılık, Bisiklet Yarışları, İlk Cumhuriyet Pulları, Çizgi Film Kahramanları konulu koleksiyonlar dikkat çekiyor. Sergi ücretsiz ve halka açık.

SAGÜSAD’da buluşmak üzere…

Ayrıntılı bilgi için:

E-posta adresi: bilgisagusad@gmail.com

Tel: 274 09 40

Cep tel: 0544 554 57 41

Adres:

Eski Hendek Caddesi No:19/A

Orta Mahalle / ADAPAZARI



Kaynak: Bizim Sakarya Gazetesi

Pul koleksiyonumu herkese göstermem!

Pul koleksiyonumu herkese göstermem!

Dünyanın en popüler hobisi olarak bilinen pul koleksiyonculuğunun dünyaca ünlü isimlerinden biri olan Türk koleksiyoncu Mahmut Emirmahmutoğlu, Türkiye'de kıymeti bilinmeyen pulun dünyada tam bir sektör olduğunu hatta borsadan daha fazla kazandırdığını söylüyor.

Pul koleksiyonumu herkese göstermem!

Dünyanın en popüler hobisi 'pul koleksiyonculuğu' 150 yılı aşkın bir süredir kralların dahi tercih ettiği bir hobi. Sinema yıldızları, sporcular, başkanlar ve dahi birçok insan... Ancak şimdilerde zevkler o kadar değişti ki artık pul biriktirmeye garip bir iş gözüyle bakılır oldu. Ancak sadece pul deyip geçmemek lazım. Her pul aynı zamanda tarihe de tanıklık eder. Bir ülkenin kültürel, politik, turistik ve ekonomik yapısını pullardan öğrenebiliriz. Tarihî belge ve doküman olmasıyla da iyi bir eğitim aracı. Ayrıca pul insanı zamanla servet sahibi bile yapabilir. Öyle ki gelişmiş ülkelerde milyonlarca kişi pul koleksiyonculuğu yapıyor. 110 milyon nüfuslu Japonya'da 30 milyon koleksiyoncu var. Avrupa'da da koleksiyon yapanların sayısı az değil. Sadece Almanya'da 3 milyon 500 bin kişi pul biriktiriyor.

KRALLARA PUL SATTI

Türkiye'de sayıları gittikçe azalan koleksiyonculardan biri de Mahmut Emirmahmutoğlu.

Bu ad çoğu kişi için pek tanıdık değil ama Türkiye'de sayıları bini geçmeyen bir azınlık için heyecan veren bir isim. Bu azınlık nesli giderek tükenmekte olan pul koleksiyoncuları, namıdiğer filatelistler. Emirmahmutoğlu, yıllarını "çocuklarım" dediği pullara adamış, sahip olduğu koleksiyonla ünü Türkiye sınırlarını aşmış biri. Bir ilim olarak tanımladığı filatelide, "Osmanlı Posta Damgaları" alanında uzman.

Pul koleksiyonculuğu alanında uluslararası üne sahip olan Mahmut Emirmahmutoğlu, Suudi Arabistan Kralı Fahd ve ailesindeki diğer Suudi prensleri, Libya lideri Muammer Kaddafi, Irak Başbakan Yardımcısı Tarık Aziz gibi ünlü isimlere de pul satmış. Ülkemizin filateli madeni olduğunu vurgulayan Emirmahmutoğlu, varlıklı kesimin pullara ilgisiz kaldığını belirterek, "Zenginlerimiz tablo biriktiriyor, çünkü pulla gösteriş yapılmıyor" diyor.

Dünyada en önemli pulların Osmanlı pulları olduğunu söyleyen Emirmahmutoğlu, bunun nedenini ise şöyle açıklıyor: "Osmanlı'nın bağrından 20 ülke çıktı. Pulu ilk kullanan ülkelerin başında Osmanlı Devleti geldiği için bu ülkelerin posta tarihi de Osmanlı'yla başlar. O yüzden Osmanlı pulları çok değerlidir" diyor.

HER ESKİ PUL DEĞERLİ DEĞİL

Pulculuğun başlı başına bir ilim olduğunu ifade eden Emirmahmutoğlu, herhangi bir konuda koleksiyon yapan kişilerin o konuda uzmanlaştığını ve üç üniversite bitirmiş gibi olduğunu belirterek, kendisinin eczacılık okumasına rağmen çok ciddi bir tarih bilgisine sahip olduğunu söylüyor. Pul koleksiyonculuğuna Türkiye'de hakkettiği değerin verilmediğinden yakınan Emirmahmutoğlu, "Türkiye'de gençler filateliyle ilgilenmez hatta 'gel sana pul koleksiyonumu göstereyim' espirisiyle küçümser. Oysa dünyada 350 milyon insanın ilgilendiği en popüler hobilerden biridir pul koleksiyonculuğu" diye konuşuyor.

Türkiye'de kıymeti bilinmeyen pul koleksiyonculuğunun Avrupa'da büyük bir sektör olduğuna dikkat çeken Emairmahmutoğlu, "Pulculuk dünyada yaygın bir meslek. 151 yıl önce hatalı renkle basılan bir İsveç pulunun 12 milyon Amerikan Doları değerinde olduğu düşünüldüğünde, pulculuğun dünya ölçeğindeki yeri daha iyi anlaşılıyor. Bir de işin mezat boyutu var. Almanya'da pul alım-satımı yapan 50 mezat şirketine karşılık Türkiye'de sadece İSFİLA ayda bir benzer organizasyonlar yapıyor. Bizde ticari yönü pek bilinmediği için yapılmayan pulculuk, aslında dünyanın en çok kazandıran yatırımlarından biri, hatta borsadan bile çok kazandırıyor" dedi.

Pul konusunda bilinen en önemli yanlışın pulun değerinin eskiliğiyle ölçülmesi olduğunu söyleyen Emarmahmutoğlu, " Çok eski pulum var, kaç para eder?' sorusu yanlış. Değerlilik ölçüsü, pulun eskiliği değildir. Mesela Osmanlı döneminden kalma damgalı pulların yüzde 95'i on para etmez, çünkü bu pullardan çok fazla var" diye konuştu.

PARMAK İZİ BİLE OLMAMALI

Koleksiyoncu olmak isteyen gençlerin önce PTT Filateli şubesine üye olmaları gerektiğini ifade eden Emirmahmutoğlu, Türkiye'de pul merakının eğitim yoluyla geliştirilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Yeni koleksiyonerlere de nasihatte bulunan Emirmahmutoğlu, "Meraklılara tavsiyem şu, her 'toplama' koleksiyon olmaz. Derlemesi ve tasnifi yapılmayan biriktirmeleri koleksiyon kapsamına alamazsınız. Her şeyi de toplayacağım diye uğraşıp dağılmamak gerek. Belirli bir konuda çalışılmalı. Ayrıca toz, nem, aşırı sıcaklık, parmak izi bir de defterin uzun süre havalandırılmaması pula zarar verir. Bu işe merak salanların bunlara dikkat etmesi lazım" dedi.

BAĞIMSIZLIĞIN SEMBOLÜ

Emirmahmutoğlu, bayrak ve paradan sonra bir devletin bağımsızlığının en önemli sembolünün pul olduğunu belirterek pulun önemini anlatıyor. Ayrıca tarihe tanıklık eden pullarla yakından ilgilenenlerin de ülkelerin tarihini, coğrafyasını, ekonomisini, ünlü kişilerini, güzelliklerini, sosyal hayatlarını ve geleneklerini kolaylıkla öğrenme imkanı bulduğunu da sözlerine ekliyor.

Koleksiyonculuk 1840'ta başladı

İngiltere'de 1840 yılında, genç bir adam başka şehirde yaşayan nişanlısına mektup gönderir. O tarihte mektup gönderen değil, alan kişi parasını öderdi. Ancak genç kız posta idaresine ücretini ödemez. İngiltere posta müdürü Rowland Hill, kızın yoksul olduğunu düşünerek ücretini ödeyerek mektubu kıza uzatır. Genç kız çekinerek, "Boşuna aldınız, içi boş" der. Nedenini soran Rowland Hill'e genç kızın cevabı daha da ilginçtir: "Mektup nişanlımdan ve biz mektubun üzerine işaretler koyarak ücretsiz haberleşiyoruz." Bu olay üzerine Posta İdaresi, ücreti alıcının değil, göndericinin ödemesi kararını alır. Böylece ilk pul basılarak mektupların üzerine yapıştırılır. Koleksiyoncuk ise yine 1840 yılında basılan ve kraliçe figürlerinin yer aldığı pulların kullanımıyla başlar. Genç bir ev kadını kendisine ve komşularına gelen mektupların üzerindeki pulları evinin duvarlarına yapıştırır.


18.11.2007 ZEYNEP ÇİFTÇİ


Kaynak: Yeni Şafak

Almanca Filateli Dergilerinde Osmanlı Pulları Ve Postaları

Kitapcıların raflarında gezinen bir ürün, benim ilgimi İstanbul Kitapcısı'nın sitesindeki tanıtımı çekti.
Sizlerle paylaşmak istedim.


Nilgün Cön- Gruhlke

ARKEOLOJİ SANAT YAYINLAR
18.00 YTL Satın Al
Araştırma
Çeviren :
Barkod :9799756561989 Sayfası :126 Ebat :150-210 Baskı :2006-İSTANBUL
Pullar, asıl işlevleri olan posta ücreti ödemekten daha fazla iş görür. Pullar, anlatır ve gösterir. Pullar üzerinden her bir ülkenin bayrağını, para birimini, yönetim biçimini, devlet başkanlarını, kültürel mirasını, coğrafyasını, folklorunu, geleneklerini, dinsel ve ulusal bayramlarını, bitki ve hayvanlar dünyasını öğrenebiliriz. Bilgilendirici özelliğiyle bu küçük “kâğıt parçacıkları” çok değerli tarihsel birer kaynaktır.

Bu çalışmada, Alman ve tamamlayıcı olarak Almanca pulculuk dergilerinin değerlendirilmesi sırasında, Osmanlı pulculuğunun çeşitli alanları hakkında, yazarlarının farklı bakış açılarından edinilen bilgiler özetlenmiştir. Bu bilgilerin arka planını, diğer bir deyişle Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı ülkelerle oluşturduğu posta ve pulculuk ilişkilerini, o dönemin güçlü posta ağlarını belirginleştirmek amacıyla anlatılmıştır. Üçüncü bölümde metinler analiz edilmiştir. Bunu yaparken, değerlendirilen pulculuk dergileri, yazarlar, çoğunluk uluslararası üne sahip pul koleksiyoncuları, uzmanlar ve tüccarlar ayrıntılı olarak tanıtılmıştır. Osmanlı Postaları, pulları (1914-1918 sahra postaları hariç) ve bunların taklitleriyle ilgili metinleri daha ayrıntılı olarak değerlendrilmiş, son alt bölümde, o dönemde Almanya’da Osmanlılar ya da “Doğulular” ve Osmanlı İmparatorluğu hakkında yaygın olan anlayış ve algılayışa bir içbakış sunmak için ilginç dilsel özellikler sunulmuştur. (arka kapak)

...

Atatürk Temali Pul Örnekleri

Mehmet Sökmen'in sitesindeki Atatürk konulu pul örnekleri.



TEKLİ PULLARDA ATATÜRK
SERİ PULLARDA ATATÜRK
SERİ VE ÖZEL PULLARDA ATATÜRK
YABANCI ÜLKE PULLARINDA ATATÜRK

Son pul tüccarları - Sedat Gülmez

Sedat Gülmez - s.gulmez@aksiyon.com.tr -
Sayı: 587 - 06.03.2006

Onlar pulu paraya çeviriyor. Sayıları bugüne kadar net ifade edilemeyen pul
tüccarlarından geriye sadece 14 kişi kaldı. Belki de son demlerini yaşayan mütevazı dükkânlarında hâlâ pul meraklılarının heyecanlarına ortak oluyorlar. Hem de ekonomik ve teknolojik şartların getirdiği olumsuzluklara direnmeye çalışarak.







Her pul, üstünde taşıdığı çizgilerle farklı anlamlar taşır. Kimi Malazgirt'i hatırlatır kimi Peyami Safa'yı. Kimi de yıldönümlerini anımsatır meraklısına. Tarihe not düşen pulun dilinden anlamak bir maharet işidir elbet. Dantelâsından damgasına, parmak izinden nadir olmasına kadar her ayrıntısına vâkıf olacaksın. Bu gün tüm bu özelliklere sahip "pul tüccarları"nın sayısı neredeyse bir elin parmakları kadar. Zorlaşan ekonomik şartlara, değişen eğlence kültürüne direnmeye çalışıyorlar. "Bu işin akıbeti ne olacak?" sorusuna kesin bir cevap verilemiyor. Kimi "Bu iş asla ölmez. Dükkânlar kapansa da internetten satışlar devam eder." derken, kimi de "Sanal pul tüccarlığı olmaz. Dükkânlardaki gibi kılı kırk yararcasına yapılmayan işin adı olsa olsa, pul satışı olur, tüccarlığı değil." görüşünde.

Erol Akkaya, 1946'da babasının yanında başlar, pul tüccarlığına. Radyonun her evde olmadığı, televizyon ve bilgisayarın ise adının bilinmediği o yıllarda, binlerce kişinin yegâne eğlencesidir pul toplamak. Futbola benzetilen, seyretmesi güzel tamamlaması zor olan koleksiyonculuk, o devrin kültür aktivitesidir aynı zamanda. Rengârenk, desenleri farklı milyonlarca işlemeli kâğıt, meraklılarının gözü önüne kâh tarihî bir olayı kâh kişileri serer.

1957-61 yılları arası pul tüccarları için altın çağ gibidir. Kullanım süresi en fazla 6 ay olan, söz konusu süreden sonra antika değeri kazanan pullar yatırım aracı olmuştur çünkü. Parasının değerini düşürmek istemeyenler yüzlerce seri pul satın alır. İş öyle bir noktaya gelir ki, yeni pullar basılmadan aylar önce satışları tamamlanır. Peki, pul nasıl bu kadar para kazandırır? Bu soruya kendi hayatından bir misalle cevap veriyor Erol Akkaya; "İlk satın aldığım pul Missouri Zırhlısı'nın Türkiye'yi ziyareti anısına basılmış, 5 Nisan 1946 tarihli 78 kuruşluk bir puldu. Şimdi bunun değeri 650 YTL." Pulun değerini, az bulunması ve yıpranma oranı belirliyor. Para kazandırması için parmak izi bulunmaması, damgasız ve dantelâsının (kenarındaki işlemeler) düzgün kesilmiş olması da şart. 60 yıldır bu işle uğraşan Akkaya, kurallara uyulduğu müddetçe mesleğin para kazandıracağını söylüyor. Aksi takdirde ne pulculuk temiz yapılır ne de para kazandırır.

İstanbul'daki son 7 pul tüccarından biri olan Erol Akkaya, mesleğin geleceğine ilişkin kaygılar taşımıyor. Ona göre bir dükkân dahi kalsa bu iş devam eder. Gerekçesini şöyle sıralıyor: internet üzerinden gerçekleştirilen satışlar ve yurtdışından Türk pullarına olan rağbet. İnternetin kendilerine ihtiyacı ortadan kaldırdığına inanan Akkaya, "Kaliteli mal satılıyor mu sanal ortamda?" sorusuna hemen "evet" cevabını veremiyor.

Bir dükkân da kalsa bu iş devam eder

Mesleğin kaybolmayacağını düşünen bir diğer kişi Yaşar Temiz. 1980'den bu yana pul tüccarlığı yapan Temiz'in merakı üniversite yıllarında başlar. İlgisi o kadar yoğundur ki 2 yıl içinde bir dükkân açar. Son 26 yıldır geçimini pul satışlarından kazanıyor. Genel olarak müzayede usulü çalışıyor. İzmir'den Denizli'ye, Antalya'dan Bursa'ya geniş bir müşteri portföyü var. Her ne kadar pulculuğun geleceğini kötü diye yorumlamasa da yeni nesillerin yetişmesini zaruret olarak görüyor. Bir de satışların internetten ziyade dükkânlar üzerinden yapılmasını tavsiye ediyor.

Pul tüccarlığından para kazanılabileceğini ısrarla dile getiren Temiz, "Dünyada yaygın bir meslek. Ama bizde ticarî yönü pek bilinmediği için yapan pek olmuyor. Başlangıç için de büyük rakamlara gerek yok." diyor. İzmir'de ise iki pul tüccarı var: Şükret Sirkecioğlu ve Bozarslan Yılmaz. Bu işi 50 yıldır yaptığını ancak 3 yıl önce dükkân açabildiğini söylüyor Sirkecioğlu; "Ben hâlâ amatör bir ruhla bu işi yapıyorum. Ama geleceği göremiyorum. Teknoloji geliştikçe hobiler de değişti. Artık gençler pul koleksiyonculuğuna ilgi göstermiyor. İzmir'de 40-50 tane koleksiyoncu var; ama bunlar da orta yaşın üzerinde."

Türk pulları dünyanın en değerlileri arasında

Her ne kadar son yıllarda pul koleksiyonu ile uğraşanların sayısı azalsa da dünyada Türkiye kökenli ürünlere rağbet büyük. 53 yıldır pul ile hemhal Mahmut Emirmahmutoğlu da bu görüşte. Filateli (pulculuk) ile uğraşanların az olması, Avrupa ülkelerinde Osmanlı Devleti'ne duyulan hayranlık bunun ana sebepleri. "Bizim 1938'den önceki tüm pullarımız antika değerindedir. Büyük para eder. Özellikle de Osmanlı pulları." diyor.

Hâlihazırda Kadıköy Filatelistler Derneği Başkanlığı görevini yürüten Emirmahmutoğlu, çoğunlukla yurtdışı pazarda alım-satım yapıyor. Bu sayede kendine geniş bir çevre edinmiş. İsim vermeyi uygun görmüyor ama ünlü simalardan çok müşterisi olduğunu iddia ediyor. Ona göre pul piyasası eskiye nazaran zayıfladı. İlgilenenler çoğunlukla 50'li- 60'lı yıllarda yetişenler. İlgisizliğin nedeni de, teknoloji sayesinde farklı hobilerin ortaya çıkması.

Kendinden sonrası için oğlunu yetiştirdiğini dile getiren Emirmahmutoğlu, mesleğin geleceği adına kaygı taşıyor. Sanal ortamda en az 500 satıcının varlığından bahsediyor: "Ama bunlara pul tüccarı demek doğru değil. Çünkü çoğu puldan anlamıyor. Sattıkları malın kalitesi de tartışılır, bu yüzden onlardan pul satın alanların büyük kısmı zarar ediyor." Mesleğin yok olması önündeki tek engeli eğitim diye tanımlıyor. Ona göre, işten anlayanlar yetiştikçe, dükkânlar da devam edecek.

İstanbul Filateli Kültür ve Araştırma Merkezi (İSFİLA) Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Ağaoğulları, 50 senedir pul topluyor. 1988'den beri geçimini pul alım-satımından sağlıyor. Yaptıkları işin geçmiş yıllarda daha fazla rağbet gördüğünü belirterek, "Bir ara Kadıköy'de 11 dükkân vardı. Hepsi iflas etti. Şimdiki 6 dükkân sahibi de kendi mülkünde oturuyor. Yoksa onlar da bir şey yapamaz." diyor.

Ağaoğulları, pulculuğun yavaş yavaş bittiği görüşünde. Oysa Avrupa'da pulculuk ile alakalı büyük bir kitle var. Almanya'nın 8 milyon koleksiyonerle bu konuda geniş bir sektöre sahip olduğu biliniyor. Meslekte "erbap" olunabilmesi için en az 30 sene pul ile uğraşılması gerektiğini vurguluyor. Bu noktada ekalliyetin merak ve ilgisine dikkat çekiyor: "Bir zamanlar bu iş ile en çok Yahudiler, Ermeniler, Rumlar uğraşmış. Hem de uzun yıllar. Onların çoğunluğu gidince iş bize kalmış. Şimdi Yunanistan'ın filatelisi bizden iyidir. Tabii bunda Türkiye'den göçen Rumların büyük payı var."

Ankara'da son 5 pul tüccarı

39 yıllık filateli tüccarı Tahir Uluer, başkentteki son 5 dükkân sahibinden biri. 17 yaşındayken askerî okuldan ayrılınca babası ona kendisi için bir pul dükkânı açar. Subay baba, oğlunun da kendisi gibi pul ile iç içe olmasını arzular. O dönem Konya'dan Mersin'e, Yalova'dan Elazığ'a birçok ilde bu işi yapanlar vardır. Zamanla hepsi kapatır. Şimdilerde Ankara'daki pul tüccarlarının durumu pek de iyi değil. Beşi de geçim derdinde. Bunlardan biri de Tahir Uluer'in 85 yaşındaki babası. O dükkânını oğlundan sonra 1972'de açmış.

Uluer, kendisi de dâhil bazı arkadaşlarının dükkânı kapatmayı düşündüğünü dillendiriyor. Son yıllardaki durgunluğa dikkat çekerek, "Gidişat, bu işin öleceğini gösteriyor." diyor. "Peki, sizler de kapatırsanız, ne olacak bu işin sonu?" diyenlere onun cevabı hazır: "Dükkâncı kapayınca herkes ferdî bir şey yapmaya çalışacak. O zaman pulu nereden bulacak, kime satacak?"

İstanbul Pul Tüccarları Derneği Başkanı Arman Arıkan 51 yıllık koleksiyoncu. Babasının 1942'de İstiklâl Caddesi'nde açtığı "Kamer Pul Evi" onun işlemeli kâğıtlar ile muhabbete başladığı ilk mekân. 11 yaşından sonra dükkânın tüm sorumluluğunu alır. 1961'e kadar her şey güzel gider, hem pulları hem de müşterileri ile farklı bir ilişki yumağı kurar. Söz konusu yıl, dükkânda çıkan yangın, Arıkan için büyük bir darbedir. 10 yıllık emeğin ürünü binlerce pul birkaç saat içinde duman olur. O günleri düşündükçe hâlâ içinin sızladığını, dükkâna her girdiğinde is kokusunu hissettiğini söylüyor. Bir pul 12 milyon Amerikan Doları

Yangından sonra her şeye yeniden başlar. Pul merakı kaybettiklerini kısa sürede yeniden toplamasını sağlar. Öyle ki 1963'te Türkiye'de ilk kez düzenlenen Dünya Pul Sergisi'nin gençlik dalında gümüş madalya kazanır. Arman Arıkan o günleri anlatırken heyecanını gizlemiyor. Gel gelelim günümüz pul tüccarlığından bahsederken karamsar cümleler kuruyor: "Bu iş 50 yıl öncesine göre çok değişti. Ben işi babamdan devraldım. İsterdim ki çocuklarıma aktarayım. Ama iki kızım hiç de bu işi yapacak gibi değil." Ona göre bir koleksiyoner yaşarken pulunu değerli kılmasını bilmeli. Ünlü filatelist Ali Nusret Pulhan'a ait yüzbinlerce pulun, o öldükten sonra haraç mezat satıldığını hatırlatarak, kendisinin böyle bir duruma düşmek istemediğini ifade ediyor.

Türkiye ve dünya çapında düzenlenen pul sergilerinde jüri üyeliği yapan Arıkan, filateli (pulculuk) konusunda en başarılı ülkeleri Almanya, Fransa ve İngiltere olarak sıralıyor. Filateli yurtdışında tam anlamıyla bir sektör. 151 yıl önce hatalı renkle basılan bir İsveç pulunun 12 milyon Amerikan Doları değerinde olduğu düşünüldüğünde, pulculuğun dünya ölçeğindeki yeri daha iyi anlaşılıyor. Bir de işin mezat boyutu var. Sadece Almanya'da pul alım-satımı yapan 50 mezat şirketine karşılık Türkiye'de sadece İSFİLA'nın 1,5 ayda bir benzer organizasyonlar hazırladığı göz önüne alındığında katedilecek mesafe ortaya çıkıyor.

Türkiye'de pul merakının eğitim yoluyla geliştirilmesi gerektiğinin altını çizen Arıkan, yeni koleksiyonerlere de nasihatte bulunuyor: "Toz, nem, aşırı sıcaklık, parmak izi bir de defterin uzun süre havalandırılmaması pula zarar verir. Bu işe merak salanların bunlara dikkat etmesi lazım."



İZZET GÜNAY: BENİ HAYATA BAĞLAYAN BİR HOBİ

Pul biriktirmeye 10 yaşında başladım. 65 sene olmuş demek ki. Beni zinde tutan, hayata bağlayan, sıkıntılı günlerimi paylaştığım bir hobi. Ama sadece pul ile sınırlı kalmadım. Paradan madalyona, potin bağından bağ çekeceğine onlarca materyali topladım. Mesela bu bağ çekeceği, Avrupa'da aristokratlar için 1890'lı yıllardan üretilmiş bir şey. Türkiye'de birkaç yerde bulabildim. Şimdilerde rozet ve jokerleri biriktiriyorum. Yani ilgimi ne çekerse, neden keyif alırsam onun koleksiyonunu yapmaya çalıştım. Ancak pulun yeri ayrı, çünkü koleksiyonculuğa onunla adım attım. Ama pul bizim kuşağın merakı olarak kaldı, yeni neslin ilgisi makinelere. Okuma ve araştırmaya yönelen, "neden, niçin" sorularını dillendiren hiç yok. Pulun bir kültürü diğer kuşağa taşıma özelliği unutuluyor. İlkokulda iken birçok arkadaşımın bilmediği ülke isimlerini, ünlü kişileri pul sayesinde öğrendim. Eskiden sadece dükkânlarda satılırdı, pul. Şimdi internette de satılıyor. Pul konusunda mal birikimi ve bilgisi olan internet satıcılarına tüccar demek lazım. Meraklılara tavsiyem şu, her "toplama" koleksiyon olmaz. Derlemesi ve tasnifi yapılmayan biriktirmeleri koleksiyon kapsamına alamazsınız. Her şeyi de toplayacağım diye uğraşıp dağılmamak gerek. Belirli bir konuda çalışılmalı.

TÜRKİYE'DE PULUN SERENCAMI

Aralarında işadamları Bülent Eczacıbaşı ve Hasan Güleşçi, sanatçı İzzet Günay, eski Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fuat Bayramoğlu gibi ünlülerin de olduğu pul koleksiyonculuğunun tarihi 1840'lara uzanıyor. Söz konusu yıl İngiltere'de ilk pul basılır. 23 yıl sonra, Osmanlı Devleti bu yeniliği tebaasının hizmetine sunar. 1920'ye kadar süren bu zaman diliminin ardından iki yıllık "Ankara Hükümeti Pulları" dönemi başlar. 1923'ten sonra ise "Cumhuriyet Pulları" tarihteki yerini alır.

Her dönemin kendine has bir pulu var ve bunların günümüzdeki fiyatları binlerce YTL tutarında. İşte misaller: Osmanlı dönemi, 1867 tarihli 25 kuruşluk takse (gönderenin eksik ödemesinin alıcıdan tahsil edildiğini belirten onay pulu) 42,5 bin YTL değerinde. Hâlihazırda 9 pul mevcut.

Ankara Hükümeti, 1920 basımı pasaport pulu, 40 bin YTL. Kalan son 10 pul.

1923-2005 arası satılan en pahalı pul, birinci Adana serisi ile birinci Ayyıldız serisi şarniyersiz (defter kullanılmayan yıllarda pulun arkasına yapıştırılan koruma kâğıdı) 8 bin YTL. 4'lük blok olarak 5 pulun olduğu biliniyor.

Türkiye'nin dünya filatelisine kazandırdığı bazı yenilikler de var. 1898 basımı Teselya serisi hâlâ dünyanın ilk ve tek sekizgen pulu olma özelliğini sürdürüyor. 143 yıllık pul tarihinde Sultan 5. Mehmed Reşad'ın yeri ayrı. Çünkü fotoğrafı bir pulun üstüne basılan tek Osmanlı hükümdarı. 17 puldan oluşan ve 2 altın satış fiyatıyla piyasaya çıkan Birinci Londra serisi üzerindeki 5. Reşad fotoğrafı, hem sultana hem de işlemeli kâğıda önem atfedilmesine sebep oluyor.



Kaynak: Aksiyon HaftalıkHaber Dergisi

SAGÜSAD - Pulculuk (Filateli) Anketi

SAGÜSAD - Sakarya Güzel Sanatlar Derneği
Sakarya Güzel Sanatlar Derneğinin pulculukla ilgili anket düzenlemiş. Filatelist hareketleri destekledikleri için kendi adıma SAGÜSAD'a çok teşekkürler ederim.
Daha önce de Atatürk temali bir sergi düzenleyerek harika bir iş başardılar.
Alıntıdır;

Pul Sergisi
Sergide ilk Türk pulları, Kurtuluş Savaşı dönemi pulları, Atatürk konulu koleksiyonlar, 'Dünya Pullarında Atatürk', Adapazarı ilk posta damgaları, Adapazarı Kurtuluş Günü damgaları, tablo pulları, futbolun tarihi, Japonya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, çizgi film karakterleri gibi çeşitli konularda pek çok ilginç koleksiyon, büyük bir disiplin içinde Adapazarlılara sunuldu. Adapazarılılar için görülmeye değer bir sergi oldu.
Kaynak:
SAGÜSAD